Göç Meselesi Şımarık Yunanistan Kendi Tarihini Unutmasın

yazar:

kategori:

Ülkemiz son haftalarda
birçok duyguyu kendi bünyesinde yaşıyor. Üzüntüyü, kederi, insanlığı,
kahramanlığı ve şehadeti…
Türkiye tüm bu duyguları
en içten düzeyde yaşıyor iken Şanlı Türk Ordusu sınır ötesinde başlattığı Bahar
Kalkanı Harekâtı ile emsalsiz bir kahramanlık örneği göstermektedir. Bununla
birlikte Türkiye son günlerde Avrupa’ya hareket eden göçmenleri unutmayıp, sınırda
Yunan kolluk kuvvetlerinin tüm zulmüne ve zalimliklerine gözlerini kapayamıyor ve
adeta tüm dünyaya insanlığı öğretiyor.
Yukarıda bahsettiğimiz
tüm bu gelişmeler yaşanırken Avrupa’nın şımarık çocukları
(Yunanistan-Bulgaristan) ise tarihsel karakterleri doğrultusunda aynı
saldırganlıklarını icra ediyorlar.
27 Şubat’ta İdlib’de 34 askerimizin şehit olmasına
neden olan alçak saldırı sonrası hem güvenliğimizi tehdit eden rejim
unsurlarına karşı harekâtımız başlamış hem de Türkiye’de bulunan mültecilere
sınır kapıları açılmış ve “Açık Kapı Politikası” devreye sokulmuştur. Sınır
kapılarının açılması, 18 Mart 2016 mutabakatına 5 yıldır sadık kalmayan AB’ye
karşı, mülteciler için tampon bölge konumuna son vererek mültecilerin artık
zorla ülkede tutulamayacağını, halihazırda İdlip’ten gelmekte/gelecek olan akın
ile tek başına mücadele edemeyeceğini deklare etmiştir.
Yunanistan üzerinden
Avrupa’ya geçmek isteyen 100 bine yakın göçmen sınırı geçmiş ve binlerce göçmen
Edine sınır kapısından Yunanistan’a dayanmıştır. Birçok sivili haksız yere darp
ederek, binmiş oldukları botları şişleyerek, üzerlerine gaz bombası, biber gazı
ve hatta ve hatta sivillerin üzerine gerçek mermilerle ateş edenlerin insanlık
namına konuşabilecekleri tek bir kelime dahi yoktur.
Türkiye’nin şanlı
tarihinden gelen muhacirlere ensar olma anlayışını bu kuduruk zihniyete
anlatmamız mümkün değildir. Bizler 10 yılı aşkın süredir ülkelerinden zorla
alıkoyulan ve zulme uğrayan mültecileri ağırlıyoruz. Bu zamana kadar göç
faaliyetlerinden doğal kaynaklanan sosyal, kültürel, toplumsal ve ekonomik
çatışmalar ve zorluklar yaşadık ama asla bize sığınan hiç kimseyi yarı yolda
bırakmadık, zulmetmedik.
Yunanistan kendi tarihini
sık sık unutuyor ya da hatırlamak istemiyor, hafıza noksanlığı olan bu
topluluğun avare hareketler yapması şüphesiz geçmişin yaşattığı derin izlerdir.
Daha düne kadar kendini bilmez deni ruhlu bir serserinin yunan meclisinde ŞANLI
TÜRK BAYRAĞIMIZI yırtması hiç şüphesiz 9 Eylül’ün zihinlerde bıraktığı
hazmedemeyiştir.
Edirne kapılarında sivil
halka her türlü şiddeti uygulayanlar 1942 yılında Alman Nazilerinden kaçıp
döneminde Suriye Mülteci Kamplarına sığındıklarını asla unutmasınlar. İkinci
Dünya Savaşı yıllarında şuanda şiddet uyguladıkları o insanların topraklarında
mülteci kamplarına sığınıp yiyecek ve giyecek yardımı aldıklarını da asla
unutmasınlar.
Yunanistan eğer insanlık
namına bir şey yapmak istiyorsa sınırlarını açmalı sivillere uyguladığı sert
müdahaleye son vermeli ve onların güvenli bir şekilde Avrupa’ya intikallerini
sağlamalıdır.   Yunanistan ülkesine gelen mültecilerin Uluslararası Koruma
Başvurularını alarak onlar hakkında taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri
yerine getirmelidir.
Sınırda mültecilere
uygulanan tüm şiddet ve zulüm 1951 Cenevre Sözleşmesini askıya alınmasını ve
Avrupa İnsan Haklarının İhlali anlamına gelir. Batının insan haklarını sözde ve
kâğıtta göstermelik olarak kullandığı dönemler artık geride kalmıştır. Ortadoğu’da
bir insanlık dramı yaşanırken herkes elini taşın altına koymalı ve
sorumluluklarını yerine getirmelidir.
Sözlerime son verirken
Milletimizin kadim ruhunu ve Devletimizin sonsuz bekasını korumak uğruna en
büyük mertebeye yükselen aziz şehitlerimizi rahmet ve minnet ile anıyorum…


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir