KAPİTALİZMİN VE SÖMÜRÜNÜN ÇARKINA ÇOMAK SOKALIM

yazar:

kategori:
Son günlerde ekonominin nabzına baktığımda Üstad Necip Fazıl’ın şu sözü hep aklıma geliyor “Dağı tanıyan nasıl bilmez uçurumu her yükselişin bir inişi olmaz olur mu” 
Küresel dünya şekilleniyor ve bir o kadar da acımasız olmaya devam ediyor artık kurallar belli ve bu yeni düzende güçsüzlere yer yok son bir kaç aylık süreçte herşey bir anda yaşanıp herşey nasılda oldu bittiye geldi değil mi ? İngiltere’nin AB den çıkışı ABD’de Trump’ın zaferi, Orta doğu da ki ani hamleler, OPEC’in aldığı yeni kararlar, AB-Türkiye ilişkilerinin kopma noktasına gelmesi ve alıp başını giden döviz kurları aslında Üstad Necip Fazıl’ın bu sözü dolar için neredeyse bire bir uyuşuyor 
Yaşanan tüm bu ekonomik ve siyasi sonuçlar ülkemizde özellikle döviz kurlarında inanılmaz bir yükselişe neden oldu dolar 3,59 seviyelerini görürken Euro ise 3,80 seviyelerini aştı tabiki bu durumda felaket tellallığı yapanlar susar mı hemen görevlerini en iyi şekilde yerine getirdiler öldük,bittik, battık bizi silip süpürecekler ve daha neler neler şimdi işin derinine inelim ve sizlerle bir senaryo yazalım ve en üstten en aşağı doğru giderek bu kargaşaya çözüm bulmaya çalışalım 
Öncelikle ABD seçimleri sonucu politik söylemleri ile kendini parlatan Trump sürpriz bir şekilde ABD Başkan’ı oldu tabi ki şu sözümüzü de hemen hatırlayalım “ABD’yi devlet Başkan’ları yönetmez” seçim sonuçlarından sonra bir haftada kendi rekorunu defalarca kez egale eden dolar Türk lirası karşısında ciddi anlamda değer kazandı ve kuru 3,50 seviyelerinde gördük birde OHAL süreci başkanlık sistemi ve seçim tartışmaları derken seviye 3,59 lara kadar tırmandı. Peki sonra ne oldu bu çıkışı fırsat bilen kapitalizmin kar anlayışına kendini kaptıran ve adeta 3 kuruş için Vatanını satmaya razı olan zihniyetler dolara yüklenmeye kalktı ki bunlar yaşanırken bazılarıda sınırların ötesinden avuçlarını ovuşturmaktaydı. 
Yeni dünyada artık saldırının hem yönü hem de şekli değişti sömürgeciler kendilerine yeni kaynak bulmak için gözlerini bu kadim topraklara çevirdi ve saldırı şekillerini ise finans sistemi ve ekonomik düzen oldu eskiden kolunuzun kas gücü kadar fetih gücüne sahip olabilirdiniz ama yeni dünya düzeninde ekonomik saldırılar, spekülasyon ve manipülasyonlar ve siber ortam saldırıları en popüler saldırı yöntemleri oldu ve bu yollarla milyarca kazanç anlık ve saniyelik aklandı ve aklanıyorda 
İşin mantığı çok basit aslında sizi bir borç yüküne sokmak ve sizi bu üstesinden gelemeyeceğiniz borçlar doğrultusunda size istenilen herşeyi a dan Z ye yaptırmak önce ülkenizin döviz kurları ile oynarlar bunu spekülatif hareketlerle, kredi derecelendirme kuruluşları ile vb tüm unsurlarla sağlarlar yabancı sermayeyi sizden çektikçe kur oranları alır başını gider sonra bu zihniyet sizin ithalatınızı kısamayacağınızı çok iyi bilirler ithalatı da yabancı para cinsinden yaptığınıza göre yükselen kurlarla maliyetinizi yükseltirler, maliyet arttıkça bütçenizden veya vergilerle bunu karşılamaya başlarsınız ülke içi fiyatları arttırmak zorunda kalırsınız,merkez bankasının rezervleri ile doların ateşini kısmaya çalışırsınız yani işin özü emperyalist zihniyetin yaptığı küçücük bir spekülasyon ve bi de bunu etkileyen olağan üstü bir olay, döviz kurundan başlayıp enflasyonunuzu,fiyatlarınızı, vergilerinizi ve bütçenizi etkileyen bir olaylar silsilesine kapılır gidersiniz. 
Bu bahsettiğimiz durum ülkemizde defalarca kez yaşandı ülkemizin üç kuruşa muhtaç olduğu IMF kapılarında bekletildiği ,zamanın siyasetçilerinin dediği gibi 70 centte muhtaç kaldığımız dönemlerin üzerinden çok zaman geçmedi hepsi daha dün gibi aklımızda araçlar değişsede bu ülkenin üzerinde oynanan oyunların amacı hiç bir zaman değişmedi. 
Günümüz koşullarında yaşanan son sürece baktığımızda artık yapılan hamlelerin ne kadar sert ve acımasız olduğunu görüyoruz ama eski Türkiye’nin çoktan değiştiğini de görüyoruz emperyalist sömürgecilerin karşısında artık yumuşak başlı bir Türkiye yok artık herşey oyunun kuralına göre ve daha da önemlisi artık Milletimizin karekteristik özelliği de değişti. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında bu ülkenin insanları içinde barındırdığı milli benlik duygusunun farkına vardı. Darbelerle yıllarca korkutulan,ezilen, hor görülen halk bu tür oyunlara artık dur demeyi çok iyi öğrendi. Bu da kuşkusuz büyük bir lider doğrultusunda Cumhurbaşkanı’mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan sayesinde gerçekleşti. 
En basit örneği ile dolar 3,59 seviyelerine çıktığı zaman boz doları kampanyası ile kısa vadeli bir önlem alındı ve olumlu gidişat kendisini gösterdi dolar 3,40 seviyelerine kadar geriledi. Borsa İstanbul’un varlıklarını TL’ye çevirmesi, enerji alanında ki ticaretin TL ile yapılmasına yönelik kararın alınması bunların hepsi bu milletin milli benliği ve cesaretine yönelik en önemli göstergedir. 
Yeni dünya düzeninde kısa vadeli önlemlerden daha ziyade uzun vadeli önlemler almamız gerekiyor özellikle dışa bağımlılık artık azaltılmalı ve yerli üretim ve tüketim alışkanlıkları baştan başa değişmeli ve kapitalizmin kurduğu tuzaklara karşı önlemler alınmalıdır. Cari açığın en büyük nedeni olan enerji alanında kendi öz kaynaklarımızı kullanmayı öğrenmeliyiz. Coğrafi konumumuzun risk primi her ne kadar yüksekte olsa enerji ulaşımı için önemli bir yer edindiğimiz için bizden vazgeçemeyecektirler ama bizim üzerimizde oyun oynamaktanda vazgeçmeyecektirler sömürgecilerin amaçları bu ülkeyi istedikleri gibi yönetecekleri bir pazar haline getirmek ve bu ülkenin kaynaklarına çöreklenmektir. 
Yeni nesil tüm bu oyunların artık farkında olmalıdır. Yıllarca yetiştirdiğimiz her bireye ilkokuldan üniversite çağına kadar tarih,edebiyat,coğrafya vb birçok sosyal bilim öğrettik ama bu nesile hiç bir zaman temelden bir ekonomi ve finans eğitimi göstermedik yeni nesil cebindeki parayı nasıl harcaması gerektiğini bilmediği için pervasızca harcamada bulundu ve nesil büyüdükçe tüketim çılgınlığı aldı başını gitti sonra bindiğimiz araba, kullandığımız telefon, giydiğimiz kıyafeti bile dışarıdan aldık ithal ettik ve sonrada dışa bağımlı hale geldik. İsraf etmemeyi,tutumlu olmayı, erdemli olmayı,çalışkanlığı,tasarruf etmeyi inancımız temel kaideleri olmasına rağmen öğrenemedik. Bu yüzden artık yeni nesil ekonomi ilmini, iktisat bilimini üniversitede değil daha erken bir düzeyde iken tanımalıdır. Eğer biz bu bireylere küçük yaştan cebinde ki parayı nasıl kullanacağını ve inançlarımız doğrultusunda bir ekonomi ahlakı öğretirsek tüm sistemi en alt seviyeden en üst seviyeye kadar etkiler ve kapitalizmin ve sömürün çarkına çomak sokabiliriz. 
Kızılelmaya Selam Olsun 
GÜRKAN DANIK


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir